logo
Fotoğraf Galerisi

Beklenti…

11 years, 7 months ago Birkaç Cümle 0

Geçen gün yine o günlerden biriydi, uzun bir sessizlik sonrasında birkaç kelime zihnimde canlandı, yaşadığım dünyada farklı olan birkaç yanı, bilmediğim veya farkında olmadığım bir parçanın farkına varmıştım sanki. .

Bizi yaşatan acaba neydi ?

Ya yüreğimizi hafifletip bizlerin mutlu olmasını sağlayan ?

Birde tabi yüreğimizi bağlayan ve zihnimizi sıkı sıkı saran o karmaşık düşüncelerin, üzüntülerimizin nedeni neydi ?

Şuan yazamadığım daha bir sürü soru yanlarında koca koca soru işaretleri zihnimde canlandı. .

Yürüdüğümüz yolu anlamı kılan bir şeyler vardı ya kafamı kurcalayıp dururdu çoğu zaman. Bir şeyler beni hayata sıkı sıkıya bağlıyordu işte. .

Galiba BEKLENTİ dediğimiz o hayali olguydu bu bağ ..

Beni hayata bağlayan ve yaşama sevinci veren duygu, olgu, tanım veya düşünce her ne ise işte..

Beklentiler olmasa nasıl bir yaşantımız olurdu ki ?

Mesela okulu bitirme amacımız olmasaydı ?

Sevdiğimize kavuşma hayali, başarılı olma isteği veya emeklilik hayali . .

Her an, her dakika başka bir beklenti içerisindeyiz.

Mutlu olmamız için en büyük etkenlerden biri sanırım. Beklentiler oldukça yüreğimizi bir yerlere bağlı hissedebiliyoruz sanki, yürüdüğümüz yolu doğru kabul edip büyük bir hırs ve gayret ile zorluklara göğüs germeye çalışıyoruz. .

Genel manada beklentilerimiz bizleri mutlu etse de diğer bir taraftan baktığımızda yüreğimizi boğan o acı duygusunun kaynağı yada belkide büyüklüğünü belirleyen olgunun da beklentiler olduğunu söyleyebiliriz belkide. .

Beklentilerimiz ve onu oluşturan hayallerimiz ne kadar büyükse hayata o denli sıkı bağlanmaz mıyız ? Geleceği o denli açık ve net görmez miyiz ? (en azından inandığımız sürece)

peki ya inancımızı kaybedersek, beklentilerimizi kaybedersek ?

İşte o zaman yaşadığımız mutluluk duygusunu yitirmeye başlarız, kaybettiğimizi gördükçe üzüntüler ve sıkıntılar başlar, her geçen saniye yüreğimizin ağırlaştığını hissetmez miyiz ?

Sonra bir an tekrar inanmaya başlarız ve sanki ağırlık yavaş yavaş azalmaya başlar. .

beklemek yaşama olan bağımızı belirlese de beklemek sadece yetmiyor, asıl ruh halimizi belirleyen bu beklentiler için göstermiş olduğumuz çabalar ve bekelentilerimizin gerçekleşip gerçekleşmediğidir aslında. Büyük beklentilerimizin olması çaba göstermediğimizde bir etki yaratmaz fakat uğrunda yapılan fedakarlıklar bizleri yaşama sıkı sıkı bağlamaya başlar, fedakarlıklar bizim dayanma gücümüzü belirler, yaşama yerleştirir. Beklediğimiz sürece, fedakarlık yapabildiğimiz sürece yüreğimizde bir heyecan ve koca bir huzur vardır. Uzakları yakın eder, yoku var ederiz zihnimizde. Düşünce gücü de diyebiliriz buna belkide . .

Hani şu üzerine kitaplar yazılan, hep bizi inanıp çabalamaya iten, dillere destan, şehir efsanesi olmuş güç . .

İnancımız doğrultusunda hep mutlu olduğumuzu hissederiz yüreğimizde..

Her an daha mutlu oluruz. .

Peki ya madalyonun diğer yüzü ? Ya beklediğimiz, zihnimizde yaşadığımız olgularla gerçek hayat birbiri ile örtüşmezse ? o zaman ne olur .. ?

İşte o zaman üzüntü, huzursuzluk başlar. Biz ona genellikle mutsuzluk deriz. .

Ya MUTSUZLUK kelimesinin var olmadığını söylesem ? böyle bir kelime anlamsız desem ? mümkün mü acaba ?

Bence bu kavram menuniyetsizlik olmalı.

Her insan kendi yaşamı ölçülerinde mutludur. kimi az, kimi çok. Fakat mutlaka bir mutluluk söz konusudur. Daha çok yaşananlardan memuniyetsizlik söz konusu olur hayatımızda. .

Kısa bir geyik :p 

Utanmadan beklentiyi formüle ederek şöyle bir fonksiyon oluşturmuş olsak kızmazsınız sanırım bana 🙂 

Beklenti ==> ∞ ise mutluluk ==> ∞ ve üzülme riski  ==> ∞ 

Beklenti ==> 0+ ise mutluluk ==> 0 ve üzülme riski  ==> 0 

Beklenti 0 olabilir mi hayatımızda ? bence olamaz az olur belki ama ne yazık ki 0 olamaz. O nedenle 0 a sağdan yaklaşır. 0 beklenti fonksiyonumuz için süreksizlik noktasıdır. – olamayacağı içinde sadece reel sayılarda tanımlıdır 😀 

Ruh halimizi hiç bir duygu olmadığında nötür kabul edersek (mühendis kafası işte önermeleri bile matematiksel düşünüyor :S )

, Mutlu olduğumuz zaman ibre pozitif yönde değişecektir. Aslında beklentilerimiz arttıkça, heyecan ve arzular artacak, bir kıpırtı hissedeceğiz ruhumuzda. . Bir taraftan da yaşamaya devam edecek ve yaşananlar ile düşünü kurduğumuz hayatı kıyaslamaya başlayacağız.

Düşlerimizdeki hayat gerçek hayata ne kadar yakınsa o denli mutlu olacak ve daha sıkı sarılmaya başlayacağız ve dolayısı ile çabalamalar ve fedakarlıklarda büyüyecek . . beklentilerimiz yakın zaman ve küçük şeyler ile ilgili olduğu zaman gerçekleşme süreci çok uzun olmayacağından dolayı gerçeklik ile düşler arasındaki farkın (biz buna delta diyoruz) büyüme ihtimali olmayacaktır. .

Ancak hayaller ve düşler uzun soluklu ve hayatımızda devrim yaratabilecek kadar büyük olduğunda ise hem gerçekleşme süreci çok uzun olacak, hemde gün geçtikçe farkın büyüme ihtimali olacaktır. İlk başta oluşan belirgin fark zamanla ya azalacak yada artacaktır. İşte bu fark azaldıkça yüreğimiz hafifleyecek bizi mutlu edecek, arttıkça ağırlaşacak, üzecek ve mutsuzluk hissini yaratacaktır. .

Hayatın her anında bir ağırlaşır bir hafifler yüreğimiz, garip bir denge işte . .

Kimi zaman tonlarca yük bir anda bedenimizi ezer, kimi zaman bir tüy kadar hafiftir. .

Kimi insan bu ağırlık dengesini çok iyi ayarlar, ne çok ağır tutar ne çok hafif, kendi ne göre seçer yaşamayı. Çok fazla beklentisi yoktur yaşamdan. Kayığı limanın yakınlarına bağlamıştır, uzaklaşması pek mümkün değildir ve her zaman önünü görür..

Kimi yaşamak için çaba bile harcamaz, sadece yaşamayı ister, yaşatılmayı ve tabi hayatın istedikleri gibi olmasını. Limana demir atmıştır, ipi kısa ve çok sağlamdır, rüzgarın gelip açığa götürmesini bekler, gitmek ister ama cesaret edemez . .

Kimi çok daha farklıdır, öyle sıkı bağlanır ki hayata koca koca hayaller kurar, bir kaç gününü değil koca bir ömrü bekler daha başlarken, hayallerini kurar, yüreğini o denli uzağa bağlar. Denizin açıklıklarını düşler, geri dönmeme riskini göze alarak dalgalara bırakır kendini . .

Dedimya herkes kendine göre yaşar hayatı . .

Beklemek zordur, mutluluk kaynağı olsa da üzüntünün de nedenidir aynı zamanda. Yaşadığımız sürece çok mutlu da eder çokta üzer.. Her ikisi de aynı anda olur aslında. Mutlu olmak için üzülmeyi de bilmek gerekir. İkisi farklı kavramlar olsa da birbirinden ayrılmaları pek mümkün değildir. Peynir ekmek gibi birşey işte. .

Mutlu olmak için üzülmekte gerekir. Tek başına tadı olmaz yaşananların . .

Hayattan, yaşananlardan, ailemizden, dostumuzdan

Comprar diflucan Sin Receta

, arkadaşımızdan ve tabi sevdiğimizden hep birşeyler bekleriz. .

Seçim bize kalmış ne yaşamak istersek o kadar bekleriz . . .

Ama bekleriz..

Hüseyin YILDIZ

2012.09.14

 

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.