logo
Fotoğraf Galerisi

Dostluk & Aşk

14 years, 2 months ago Birkaç Cümle 0

İki dost sevgili olabilir mi ? veya iki sevgili dost kalabilir mi ?

Dostluk kavramını biraz irdelesek iyi olacak sanki.

Dost dediğimiz kişi bizim için nasıl bir anlam ifade eder ?

Nasıl bir önem taşır ?

Dostlukta arkadaşlık gibi bir olgu bir tanım elbette. Nasıl arkadaşlar birbirini kollar, bir arada zaman geçirir, eğlenir, güler ve bazen de birlikte hüzünlenirse dostlarda aynıdır aslında.

Peki o zaman arada ne gibi bir fark vardır ?

Arkadaşlıkla ne gibi farklılıkları vardır dostluğun ?

Elbette ikisi bir değildir arkadaşlık dostluktan önce gelen aşamadır. Bence dostlar arkadaş oldukları gibi daha fazlasına sahiptirler, daha fazla şey paylaşırlar, birbirlerini daha fazla korurlar. Öyle ki dost dediğimiz insanlara başka hiç kimseye söylemediğimiz sırlarımızı veririz, hayatını ve yaşantısını takip ederiz ve hiç çekinmeden yaptığı hataları suratına karşı pat diye söyleyiveririz. Dostlukta darılmaca, kırılmaca olmaz çünkü dost bildiğimiz birine hatasını söylüyorsak onu düşündüğümüz için söylüyoruzdur. O da kendi iyiliği için söylediğimizi bilir.

Kimi zamanda derin mevzularda dostlarımızın fikrini alırız hep, neden diye düşündünüz mü hiç ? Çünkü bizi en iyi tanıyanlar dostlarımızdır ve bizim gibi düşünürler. Bu sebepten kendisini bizim yerimize koyabilir ve güvenilir fikirler verebilirler. Bazen omzuna başımızı koyup ağladığımız, rakı sofrasında kadere sövdüğümüz nadir insanlardır dostlarımız. Nadir dedim çünkü insanın çokta fazla dostu olmaz şu garip dünyada. Dost dediklerimiz parmakla gösterilecek sayıdadır beklide. Hani dedikya arkadaşlığın ileri seviyesidir dostluk diye, arkadaşlarımızın içinden seçtiğimiz kendimize en yakın insanlardır dostlarımız.

Dostluk kavram, zamanla iyice yerleşir insan hayatına. Her geçen gün yeni şeyler paylaşırsın ve bağlanırsın. Bir nevi aşktır yani dostluk. Hani öyle ilerler ki bazen her şeyin önüne geçer, hayatında ki en önemli insan bir dostu olur insanın  ve kimi zaman başkalarına karşı kıskançlık bile yaratır bu derin duygu. Bu ikili ilişkiler öyle büyür ki kimi zaman aşkları bile bitirir, yerle bir eder. Çünkü kıskançlık başlar çiftler arasında. Düşünsenize siz sevgilinizin sizden daha fazla değer verdiği birinin olmasına dayanabilir miydiniz ? Sanırım ben dayanamazdım.

Bu nedenledir ki benim için aşk kadın ve erkek arasında dostluğun son noktası ve yeni bir kavramın başlama çizgisidir. Çizgi diyorum çünkü o kadar ince bir fark var ki nasıl ve ne zaman geçildiğini anlamak nedeyse imkansızdır hatta taraflardan biri bu çizgiyi geçerse  artık geriye dönüşü olmaz. Geriye dönüşü olmaz çünkü artık beklentiler karşılıksız değildir.

Hani dostlarımız parmakla gösterilecek sayıda demiştik ya aşkımız ise dostlarımızdan sıyrılan tek bir kişidir bizim için.  Bu nedenle beklentiler başlar karşılıklı olarak. Üzüldüğünüzde omzunda ağlamak istediğiniz, mutlu olduğunuzda parlayan gözlerle bakmak istediğiniz tek kişi sevgiliniz olur artık başkasına gerek duymazsınız. Hep tektir sizin için sadece sizin olsun

, sizinle olsun istersiniz. Öyle ki üzüldüğünde, mutlu olduğunda sadece sizinle olmasını, sizi aramasını beklersiniz. Yani deli gibi kıskanmaya başlarsınız eski dostunuz, yeni sevgilinizi . . .

İşte böyle bir çizgi var dostlukla aşk arasında. Bu aşklar kimi zaman efsane olur dilden dile dolaşır, kimi zaman da yaşanılan güzel dostluğa bir silgi çekerek nefret, üzüntü ve hüzün doldurur.

Sevgili olduktan sonra mutlu olmayı başarabilen beklide bulabileceği en büyük aşkı bulmuş olur.  Hani bazen öyle zamanlar olur ki hayatının tek anlamı sevgi olur. Ancak çoğu zaman dostlukta gösterilen saygı sevgi işin içine girdiğinde kaybolur. Gerek kıskançlık duygusu, gerek bencillik, gerekse bitmek tükenmek bilmeyen arzular ilişkiyi zedeler. Gün gelip aradaki aşk bitse de insan eski dostluk hatıraları yüzünden kopamaz. Kimi zaman kopmak ister çeker gider ancak günler sonra, aylar sonra, hatta bazen yıllar sonra yaşadığı dostluğun özlemiyle  geriye döner. Aşkının bitiğinin farkındandır ancak yaşadığı dostluktan geriye kalan hatıraların, bir zamanlar sahip olduğu güçlü destekten yoksunluğun altında ezilir durur. Her seferinde geriye dönmek ister ama ne yazık ki dönemez. Geriye dönmekten korkar, tekrar aşık olmayı göze alamaz. Eski dostunun omzuna dayanıp ağlamak ister tekrar ancak bir süre sonra olacakları bellidir her zaman. Belki aylar sonra hislerinden tekrar şüphe etmeye başlayacak veya karşısına başka biri çıkacak ve sonunda tekrar ayrılacaklarıdır.

Aslında onun istediği zaten bu değimlidir ? İçinde bulunduğu bu yalnızlığı paylaşabileceği geçici bir dost. Arkadaşlarından öte ama hiçbir zaman sevmeyeceği veya sevemeyeceği bir dost. . .

Oysaki geriye kalan için durum çok farklıdır. Her gün her dakika ilişkisinin bitme nedenini düşünür ve hayatında onun gibi birini bir daha bulama imkanı olmadığını düşünür. Bitmiş olsa da bitmemiş gibi davranıp ileride ne kadar mutlu olabileceklerinin hayaliyle geçer günler. Her anını her dakikasını paylaşmak istediği kişi çok uzaklardadır ve buna alışmak için pek çok yol denemektedir.

Her geçen gün biraz daha alışır yokluğuna ancak bir süre sonra elinde olmayan sebeplerden dolayı karşılaşması gerekir. Kimi zaman yokmuş gibi davranır, tanımaz, görmezden gelir. Kimi zamanda aklına gelen en kötü sözleri sarf ederek rahatlamaya çalışır ancak hissettikleri hep aynıdır. “Keşke şuan çok farklı olabilseydi . . .” İşte bu duygular alışmak için geçirdiği onca zamanı silip süpürerek sönmekte olan ateşi tekrar körükler. Kaçıp giden için sadece dostluk ve özlem duygusunu tetiklese de geride kalan için sadece hüzün ve üzüntü duygularını tetikler. Bir taraf için eksiklik olsa da diğer taraf için beklide yaşanmaması gereken hatalar topluluğudur. . .

Bu nedenlerden dolayı bana sorarsanız eski sevgiliden dost olmaz. Çünkü her üzüldüğünde yanında sevgilin olmasını istediğin. Ancak hiçbir zaman olamayacak biri vardır yanında. O üzüldüğünde senin yüreğin iki defa yanar hem sevdiğin üzülüyor diye, hem de içinden gelen duyguları açığa vuramadın diye.

Her anını umutsuzca ve mutsuzca ilerde sevdiğini başkasının kollarında düşünerek geçirirsin, çünkü bu kaçınılmaz sondur. İşte o zaman bir volkanda yanar yüreğin. Zaman böyle geçip giderken sen yavaş yavaş çökersin.

Sevgilin dostun olursa sadece eriyip bitersin. . .

Bu nedenledir ki büyük aşklar bittiğinde taraflar birbirinden vazgeçmeli, yaşananları kalbine gömüp yaşamaya devam etmelidir. Unutmaya çalışmamalı çünkü ne kadar çabalasa da yüreğine kazınmış yaşananları unutmak mümkün değildir. Elbette her günün geride kalanları düşünerekte geçiremez insan. En iyisi yavaş yavaş yaşananları geride bırakıp gidenin yokluğuna alışmaktır belki. Geçmişi bir çizgiyle ayırıp bu çizgiyi geride bırakarak hayatımızı yeniden şekillendirmektir.

“Sönmeyecek bir ateşi çılgınca söndürmeye çalışmaktansa, yanan alevleri yavaşça söndürürken, geride kalanları kurtarmak daha iyidir.”

24.02.2010

Hüseyin YILDIZ

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.