logo
Fotoğraf Galerisi

İlişki !!!

14 years, 2 months ago Birkaç Cümle 0

Bir ilişkide ne beklemeli acaba ?

Pek çok kez aşk diye tutturur dururuz ilişkilerimizde. Birinden hoşlanırız bir bakmışsınız çıkmaya başlamışızdır. Bazen uzun soluklu sürer bazense tek bir nefes. . . Bazen öylesinedir sadece eğlenmek için, bazense hayat kadar ciddidir evlenmek için. Çoğu zaman geçici ilişkilerde duygusal bir bağ olmaz zaten çiftler arasında yada en azından birinde ve sonuç hep bellidir. Ama ciddi ilişkilerde ayrılıklar nedense hep ciddi sonuçlara yol açar en azından bir taraf için. Ya kız üzülür ayrılıklarda yada esas oğlan kendini yer. Sonuçta olanlar hep aynıdır.

Ciddi ilişkiler nasıl başlar acaba bir beyin fırtınaı yapsak mı ?

İlk olarak şöyle bir senaryo geldi aklıma esas oğlan kızı görür beğenir tama der işte hayatımın kadını. Günlerce aylarca peşinden koşar. Kız allem eder kullem eder bir şekilde bizim oğlan alır gönlünü. Kanı ısınmıştır illaki beyimize. Gün gelir devran döner aradan aylar belki yıllar geçer bizim genç kız yada esas oğlanın sevgisi azalır. Azalır demeyelim de eski duyguları kalmaz, artık yapamaz bu ilişkide. Kavgalar, tartışmalar, birbirini kırmalar izler birbirini. Sonunda da biter ilişki. İki tarafta memnun kalır ayrılıktan. Belki bir süre sonra da oh be iyi ki ayrılmışım diyecekerdir zaten. İşte böyle bir durumda çokta zor olmasa gerek ayrılık kavgalar gürültüler yıpratmıştır ilişkileri. Başta iki tarafında canı yansa da sonradan geçer yürek acıları. Yeni birileri girer hayatlarına yeniden aşık olurlar belki.

Peki bu nasıl oluyor aşk dediğimiz şey bir kerelik bir kişiye olan çok derin duygular değilmi  ?

Bir insan iki kişiye birden aşık olabilir mi ?

Yada zamanla insanın aşkı azalabilir mi ?

ilginç tir ki insan hep düşünür durur bunları ama ne fayda cevap bulan olmadı galiba. Yani en azından ben daha bulamadım 🙂

Biz konumuza dönelim en iyisi. Aslında bu yazıyı yazmayabeni teşvik eden bir bu gece izlediğim “Askin 500 Gunu” isimli film.  Onun senaryosundan kısa bir özet geçersek kendimize.

Esas oğlanımız hayatta sadece aradığı kadını bulduğunda mutlu olabileceğine inanan bir genç. Güzel prensesimiz ise ailesi sebebiyle aşka inanmayan ve gününü mutlu olmak için geçiren tatlı bir prenses

Generic Antibiotics online

, tabiri caizse bir içim su 🙂 Neyse esas oğlan kızı ilk gördüğü yerde aşık olur ve hayatının kadınını bulduğunu düşünmeye başlar ama bir türlü ulaşamayacağına emindir. Günler geçer olaylar gelişir birde bakmışsın kızla yakınlaşmışlardır. çok iyi anlaşırlar mutlu ve huzurludurlar hep.  Zaman geçer gider ve esas oğlan iyice kaptırır kendini zaman geçtikçe de içten içten prensesin kendinden uzaklaşmasından korkar ve yaşadıklarına bir ad koymak ister. Sonunda karar verir prensesle bu konuyu konuşmaya. prenses hazretleri bir isim koymak istemez mutlu olması bir arada olmaları görüşmeleri için yeterlidir ona göre. Neyse zamanla araları bozulmaya başlar ve ayrılmak zorunda kalırlar. Elbette prenses için bu bir ayrılık değildir sadece arkadaşıyla arasına mesafe koyması demektir. Ancak esas oğlan içinde acaba aynı şey mi geçerlidir ? Elbetteki hayır esas oğlan okadar alışmıştır ki prensese onsuz geçen her dakika azap ateşinde yanmaktadır. Hayat bitmiştir sanki onun için. Her an aklında hatıralar, yaşananlar ve suçluluk duygusu vardır. Zaman geçer alışmaya başlar prensesi hatırlar üzülür. Gün gelir bir yerde karşılaşırlar. Esas oğlan konuşmak, eskiyi hatırlamak istemez görmezlikten gelir. Prensesimiz ise görür görmez yanına gider eski dostunun. Nede olsa okadar mutlu zaman yaşamışlardır. Ve bir anda olan olur. Esas oğlan kendini yavaş yavaş kaptırmaya başlar tekrardan. Oysaki olaylar geliştiğinde prensesin sadece arkadaş olmak istediğini görür.  Yine dövünür kendini yerden yere vurur. Gün gelir artık alışmıştır bu acıya, hayatını düzene sokmaya karar verir. Hayatını kurabilmek için elinden geleni yapar ve bir gün eskiden prensesi götürdüğü çok sevdiği parka gider. Oysaki o gün prenseste ordadır ve artık evlenmiştir. Evlenmem diyen, aşka inanmayan prenses artık evlenmiştir. Sonrasında bizim esas oğlan bazı şeylerin kadere bırakılmayacağının kendinin yapması gerektiğinin farkına varır ve tekrar denemeye karar verir. . .

ilk senaryomuzdan farklı olarak burada bir kişi çok sevdi ama diğeri sevmedi sonuçta da bir taraf kolay kopabilirken diğer taraf kopamadı.
Film sonunda benim aklıma takılan soruysa şu oldu “Acaba eski sevgiliyle dost olabilir mi insan ?” prensesimiz kendine ilişkide yer bulmadığından zaten aynı hayatına devam etti. esas oğlanımız onun için sadece bir duraktı ve sonunda da arkadaşı olarak kalacaktı. Ancak bizim oğlan için öylemiydi ? Her şeyini vermişti ilişkisi için. Kendini buna adamıştı sevmişti bir kere. . . Bizim oğlan tam alıştım dediğinde prenses çıkıp geliyordu her seferinde. Şimdi bu doğru mu acaba ?

Bazen ilişki bittiğinde insan o kadar alışır ki karşısındakine, sevmese de yaşananalar karşısındakine bağlar onu. Ancak hep ikilemdedir. Seviyor mu sevmiyormu ? Aradığı o muydu yoksa başkası mı ? Sürecek mi sürmeyecek mi ? hep bir ileri bir geri sürer geçer hayat. Ne vaz geçebilirsin nede tam olarak kendini verirsin. Bir süre seversin sonra çekip gidersin. Bir an geri dönersin, sonra tekrar kaçıp gidersin. Ama hiçbir zaman kopamazsın. Ta ki aradığın karşına çıkana kadar. İşte o zamana kadar kendini seven insanı yakar kavurur alevler. En sonuda gittiğinde ise param parça olur yüreği. Kendini toparlayabilirse ne ala, toparlayamazsa ne durumda olur kim bilir. Günler geçtikçe acılara alıştıkça insan anlar belkide durumu, aslında hiç başlamaması gereken bir ilişkidir yaşadıkları. Zaman içinde kör gözlerle baktığından görememiştir hataları. Aradığı kişinin o olmadığını. Zorda olsa alışır belki ama yüreğinin bir parçası kopup gider. Taki günün birinde başka bir melek geriye getirene kadar . . .

Belkide biten ilişkiden beklentiler yanlıştır ? Aşk mıdır acaba beklenmesi gereken ? iki senaryoda da bir aşk var hep ama sonuç aynı çünkü insanlar farklı ve bir ilişkide illa ki biri diğerine göre daha çok sevmektedir. Yani diğeri daha az sevmektedir.  Beklenti aşk olunca karşılıklı denge kurulamaz bir türlü. Şimdi terazinin iki kefesinde olduğunu düşünsek fazla olan ağır basacak ve diğerinden ayrılacak.

Belkide aşkı aradığımız zaman yükselen kefeye başka birşeyler koyarak terazinin kefelerinin dengede tutmaktır kim bilebilir ki  . . . ?

Şunuda unutmamak gerekir ama “Dosttan sevgili, sevgiliden dost olmaz. ” ……………………..

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.